21 Temmuz 2015 Salı

Zincirlenmiş Kalpler [Büşra Toraman]

ZİNCİRLENMİŞ KALPLER





Kitabın Adı: Zincirlenmiş Kalpler
Yazarı: Büşra Toraman
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 484

Kitap İçin Puanım:4 ☆☆☆☆
Tarih: 21.07.15


    BİBYOGRAFİ    


Cinayetler, yalanların ve hırsların arkasına saklanmıştır. Tıpkı bazen aşkta olduğu gibi. O yalanı yaşamak mı isterdiniz, yoksa kaybedeceğinizi bile bile gerçeği haykırmak mı?
FBI Ajanı Gregg Reese sekiz yıl sonra, acı bir şekilde ayrıldığı evine geri dönüyordu. Blacksburg'deki Virginia Tech Üniversitesi'nde seri cinayetler işleniyordu. Dört erkek öğrenci öldürülmüştü ve katilin durmaya niyeti yoktu. Ortağı Kyle'la beraber Blacksburg'deki cinayetleri çözmeye gönderilmiş olan Gregg'in ilk görevi, üniversitede öğretmen rolüne bürünmekti. Ve bir kadın Gregg'e yardım etmeye gelir. Gizemli, yabani ve ilgi çekici bir kadın... Belanın kaçınılmaz olduğu bir kovalamaca ve bulmacanın içine düşen Gregg, doğruyu bulmak için gizemli kadının yardımını kabul etmeye karar verir. Yalanlarla örülmüş olan olayların arasında en az yalan olanı bulmaya çalışan Ajan Reese, çok geçmeden elinde olan doğruları da kaybetmeye başlar. Tüm bu yalanların içinde gerçek aşkı bulmak ve onu bulduğuna inanmak o kadar kolay mıydı sahiden? Peki ya amazonlara ve daha birçok doğaüstü yaratığa?Her AŞK kendi hapishanesini yaratır. Ya MAHKÛMU olursunuz, ya gardiyanı…


    YORUMUM    


     Herkese merhaba! İlk blog yazım, Büşra Toraman'ın Zincirlenmiş Kalpler romanı için...
Çok heyecanlı olduğumu söylememe gerek var mı bilmiyorum aslında! Ancak hala kitabın şokunu üzerimden atabilmiş değilim.
   Öncelikle konusundan bahsedelim, bence kitabın arkasındaki kısım -bibyografisi- pek de iyi özetlememiş kitabı konu bakımından. Evet bir merak uyandırmış ancak kitabı polisiye gibi göstermiş birazcık. 
    Kitabın girişi ve ilk birkaç bölümü, kitabın fantastikle hiçbir şekilde alakası olmadığını, daha çok polisiye bir roman olduğu yönünde ilerledi açıkçası. Başarışlı bir giriş bölümüydü ancak bence biraz ağırdan alınmıştı. Daha sonra, Aleka olaya giriş yaptı ve bir şeyler yerlerine oturmaya başladı. 
Konuca özetleyip, ayrıntılı bir şekilde kitaba dalacağım.
      Ajan Gregg, doğup büyüdüğü, mesleğine başladığı bölgeye, aldığı bir gizli görev sonucu dönüş yapar. Annesinin de öğretim üyesi olduğu Virginia Tech Üniversitesinde bir seri katil, gizemli cinayetler işliyordur ve Gregg'in görevi, bu seri katili bulup kanunun önüne teslim etmektir. 
   Burada bir yere dikkat çekmek istiyorum, Ajan Gregg oldukça başarılı ve tuttuğunu koparan bir tip. İdelaist ve emin adımlar sergiliyor.
Gregg çok uğraşsa da, varlığı katilin üzerinde hiçbir etki oluşturmaz. Katil, işini herhangi bir şekilde hallediyor ve geride hiçbir kanıt bırakmıyordur. 
Yalnızca, minik tamamlanmamış bir sembole benzeyen gerçekten de ufak olan bir yanık izi... 
Gregg, dediğim gibi idealist bir kişi ve bu olayın bu kadar uzun sürmesi, hiçbir ip ucu bırakmayan katili bulmak o kadar önemli bir hale geliyor ki, tanımadığı, ve hatta soyadını bile bilmediği bir kadından yardım alıyor. Kadının adı -tahmin edersiniz ki- Aleka.
-Hayır hayır, adam aptal değil aşırı derecede takıntılı yalnızca-
Aleka hakkında bir bilgi vermeyeceğim çünkü aşırı derecede spoi içeren bir karakter. 
Yalnızca üç şey söyleyeceğim. 
Kahveden nefret ediyor.
Tamamen etçil birisi.
Ve koladan da nefret ediyor. 
    Kitabın, belirli bir açıdan bakılırsa, Aleka gelince başladığı söylenebilir. Kadın, gerçek bir savaşçı ve karakteri hakkında ilk izlenimim, anaerkil bir ukala olduğuydu :D


Kitap gerçekten de beğenimi kazandı ve beni hayal kırıklığına uğratmadı. Gerek yazım tarzı, gerek de kurgusu bakımından gerçekten de güzel bir kitaptı. 
Sizi bir yerden sonra alıp götürüyor, uzun  bir süre boyunca elinizden düşüremeyeceğiniz kadar iyi oluyordu. 
Ama sonra bir durgunluk geliyor, sayfalarca da gitmiyor. Sıkıldığınızdan falan değil ama sanki yavaş bir şarkı dinlerken, daha yavaş yürümek gibi bu. Anlatım yavaşlıyor gibi. 
Bu beni çok garip etkiledi ve aynı sayfayı defalarca okumama neden oldu.
Diğer bir yandan, kişisel özellikler kitaba neredeyse hiç katılmamıştı.
Gregg'in göz rengi, saç rengi hakkında minnacık ip uçları dışında ben bir şeyler yakalayamadım. Belirli şeyler -kaşı mesela- sürekli tekrar etse de, Gregg'in yakışıklı olması dışında çok da bir şey yoktu. Ki bu beni biraz rahatsız etti. En azından adamın vücudundaki yaralar dışında birkaç şeye dikkat çekilmiş olsaydı, bence çok daha hoş olurdu diye düşünüyorum. 

  Birazcık daha içeri girersek, kitap beni sardı. "Her bitiş yeni bir başlangıçtır" sözü gibi, bitmiş bir öykü, yeni bir hikayeyi doğurdu ve bu da en başında, göze batmayacak şekilde yapıldı. 
Daha sonra, ilerleyen sayfalarda her önüme gelene "belki de katil budur?" diye yaklaştım ve katil hakkında hiçbir ip ucu olmaması karakterleri daha bir ayrıntıyla incelememe neden oldu.
Aleka dışındaki tüm karakterlere yaklaşımım aynıydı "katil mi acaba?" bir tek Aleka'da böyle bir şey ortaya çıkmadı.
Aleka ve Gregg konusuna gelirsek, Aleka karakteri o kadar iyi yazılmıştı ki! Objektif -her ne kadar kurgusal olsa da cinayet cinayettir- ve acemice olsa da, benim -ve bence çoğu diğer okuyucuların da- aklına gelmeyecek ayrıntılarla olayı zenginleştirdi ki bu aynı zamanda, kurgu için tamamlayıcı bir özellikti.
En başında da söylediğim gibi, Gregg kafayı cinayetlerle bozmuştu ve resmin tamamını görmekte zorlanıyordu.
Hiçbir ipucu olmadığı için belki de, en küçük ipucuna atlıyor ve onun üzerinden gidiyor. Bir yerden sonra, ona o ipucunu veren kişiyi sorgulamayı bırakıyor.
Böyle anlatıp, cinayetlerin üzerine devam edince, 484 sayfanın da o cinayet hakkında olduğu kanısına varılıyor, ancak cinayet sadece bir tanışma diyebiliriz. Gregg için söylersek, cinayetler yalnızca gerçekleri görmesine ve 2+2'yi toplamasına yaradı ve bence çok da güzel oldu.
Kitap beni alıp götürdü, son sayfaya kadar okudum. Bazen 'oha ne ara bu kadar okudum' dediğim de oldu, o kadar yani -ki burada abartı yok- Ancak bazı yerleri de tahmin etmek güç değildi. Ve ben birkaç yerde çok isabetli de olsa bunu yaptım -Dina meselesini tahmin etmiştim- 
Kitabı alacaksanız, benden size bir tavsiye, önce Amozon Kadınları'nı araştırın. Bir yerden sonra büyük bir bocalama yaşarsınız yoksa 
-Ve demin size büyük bir spoi verdim-  
Kısa da olsa, sanırım kitap için şimdilik yalnızca bunları söyleyebilirim Büşra Toraman'ın da, şimdiye kadar yayımlanmış tüm öykülerini okumanızı tavsiye ederim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder